SOSYAL MEDYA, KENDİMİZİ DEĞERLENDİRMEMİZDE NASIL BİR ROL OYNUYOR? (Black Mirror/ Dibe Vuruş)

Öykü Ezgi İŞCAN
2 min readMar 19, 2022

--

Pinterest

Üniversitenin başlarında “Medya Okuryazarlığı” dersi kapsamında bu yazıyı kaleme almıştım. Halen de günümüzde güncel bir durum olduğunu fark etmekle birlikte bu platformdaki ikinci yazımda bu metni paylaşmak istedim. Umarım keyifle okursunuz. Sevgiler…

Dizinin “ Dibe Vuruş” bölümü, sosyal medyanın hayatımızda nasıl bir etki bıraktığı ve zihnimizi nasıl ele geçirdiğiyle ilgili son derece açıklayıcı ve akıcı bir bölümdü. Sizlere önce biraz bölümden bahsedeceğim. Sonrasında da zihnimde oluşan düşünceleri…

Dizide Lacie adında bir kadın vardır. Bu kadın sosyal medyanın tamamen hayatı ele geçirdiği bir dönemde yaşamaktadır. Bir gün daha konforlu bir yaşam için yeni bir ev satın almak ister. Fakat emlakçı, Lacie’ nin sosyal medya skorunun evi satın almak için yeterli olmadığını söylediğinde genç kadın skorunu yükseltme çabası içerisine girer. Daha sonrasında ise büyük bir düğün organizasyonunda bu fırsatı yakalayacakken başına talihsiz olaylar gelmesiyle tüm çabası yerle bir olur.

Bölümde sosyal medya; insanların nasıl yaşayacağına, nasıl davranışlar sergileyeceğine ya da en basiti bireyin nelerden hoşlanacağına karar vermektedir. Buna da bir nevi “sahte mentorluk” diyebiliriz. Biraz daha derine inersek sosyal medyanın; insanların olumsuz davranışlar sergilemesini (hakaret, çevreye ya da kişiye zarar verme vs.) engellerken bir yandan da insanların kendi içlerinde oluşan duygu ve düşüncelerin bastırılmasından sonra büyük bir patlama gibi dışarıya çıkması durumuna dayanaraktan sosyal medyaya aynı zamanda “ melek yüzlü şeytan” tabirini de yakıştırabiliriz. Bu dönemde insanlar skoru yüksek olduğu sürece iyi, düşük olduğu sürece de kötü olarak nitelendiriliyor. Aslında gerçek hayatta da bu böyle değil midir? Mesela insanları, sosyal medyada paylaşmış oldukları mekanlar ya da fotoğraflar veyahut üzerine giydiği kıyafetlerden dolayı zengin- fakir, iyi- kötü kavramları içerisinde içselleştiriyoruz. Başka bir örnekle, sosyal medyada insanlara her şey çok iyiymiş, herkes çok mutlu bir hayat sürüyormuş gibi gösteriliyor hatta gösteriyoruz. Gerçek yaşama döndüğümüzde ise bu durum tam tersi bir halde yaşanmış olabiliyor. Sonuçta hepimiz insanız ve her türlü duyguyu yaşamak üzerine kuruluyuz. Bir sözle durumu özetleyecek olursam;

“Siz, siz olun sosyal medya sizi değil, siz sosyal medyanın tüketicisi ya da üreticisi olun. Çünkü tam tersi asla yaşamınızda olumlu bir etki bırakmayacaktır.”

--

--